Sabahın erken saatlerinde gelirdi Elais buraya. Bütün günü hastanede geçerdi zaten. Sadece erken saatlerde burada kahvesini içebilirdir. Bütün günü yorucu geçecekti. Yorgunluğunu biraz olsun atmak istiyordu üzerinden. Kafeye girdiğinde henüz kimse yoktu. Kolları arasında New York Times gazetesi ile kasiyerin yanına geldi. Kasıyer kısa boylu, kızıl saçlı, son derece sevecen bir kızdı ve ismi Bonnie idi.. "Hoşgeldin. Her zamankinden mi?" diye sordu gülümseyerek. "Evet lütfen." dedi Elais'te ona gülümseyerek. Elais kahvesini beklemeye başladı. Camdan dışarı baktığında havanın biraz kasvetli olduğunu gördü. Sanki ağlamak isteyen birinin göz yaşlarını tutuyormuş gibi bir hali vardı. Yağmur yağacak, yağmayacak. Garip ve saçma hisler bu tür havalarda Elais'te daha fazla olurdu. Mavi gözlerini kafenin içinde gezdirmeye başladı. Kasanın hemen arka duvarında çok hoş, adeta renklerin dans ettiği bir resim bulunuyordu. Çok ilgisini çekmişti bu resim Elais'in. Kapının üzerinde duran zil ses çıkarmaya başladığında Elais'in gözleri kapının olduğu tarafa doğru bakmaya başlamıştı. İçeri siyah, kıvırcık saçlı, orta boylarda biri girmişti. Sakin adımlarla yanıma doğru geldi ve "Kasiyer nerede?" diye sordu. Elais "Sanırım benim kahvemi hazırlamaya çalışıyor." dedi hafifçe gülerek. "İsmim Jessica." dedi elini uzatarak Elais'e. "Memnun oldum bende Elais." dedi o da elini Jessica'ya uzatarak. "İlginç bir isim. Daha önce hiç duymamıştım doğrusu." dedi Jessica tekrar kasaya dönerek. "Mitoloji isimlerinden biri." dedi. O sırada Bonnie Elais'in kahvesini getirdi. Sonra yanında duran Jessica'nın siparişini aldı. "Sizin kahveniz daha çabuk olur. Makinelerin hazırlanmasını beklemiştim." dedi Bonnie masumca bakınarak. Elais Jessica'ya baktı ve "İstersen beraber oturup içebiliriz. Biraz sohbette edebiliriz. Eğer istersen." dedi. Jessica gülümsedi ve "Evet. Olabilir." dedi. Bonnie kısa bir süre sonra Jessica'nın kahvesini getirdi. Jessica kahvesini alıp Elais ile birlikte masaya doğru yürüdü. Masaya kahvelerini kooyup oturdular. Elais kahve fincanını parmaklarıyla sarmıştı sanki. Jessica elinde tutuyordu finacanını hiç masaya koymuyordu. Çünkü sürekli bir yudum içiyordu. "Hangi meslek?" diye sordu Jessica. Elais başını kaldırıp "Cerrahi internim. Sen?" dedi. Jessica'nın yüzünde tuhaf bir gülümseme oluştu. "Evet. Bende." dedi Jessica. Elais heyecanla "Hangi hastane peki?" diye sordu. "Seattle Grace." dedi Jessica. Az önce Jessica'nın yüzünde beliren tuhaf gülümseme Elais'in yüzünde ortaya çıkmıştı şimdi. "Kendime şimdiden bir iş arkadaşı buldum o zaman." dedi keyifle Elais. Jessica'da çok rahattı şimdi. O da iş arkadaşı bulmuş olduğuna sevinmişti.